Ocak 2020

Paşalar vardı, Kıbrıs’ı sarsan, Paşalar vardı, saygı da kusur edilmeyen, Paşalar vardı, tek cümlesiyle muktedir, cesur. Ege, Bosna, Afganistan. Baktım dört yıldızlı minibüsün içinde kalmış saydıklarımız… Eskiden TSK derdik, Şimdide diyoruz, TSK derken şimdi ile dün arasında büyük fark var, Dün makam aracı içinde gelirdi, şimdi dört yıldızlı minibüsle geliyorlar… TSK bu, Herşeye karışmasın ama, O olmadan da hani yeri…

Son günlerde her tarafa iyi bakın.. ABD savaşa girmemek için kaytarıyor. Tabi ki savaş olmasın, İşin püf noktası Türkiye’nin başı nasıl belaya girsin meselesi. Fakat oda ne? Bizimkiler maşallah tüm medya, Tv, gazete, yorumcu. Savaş tamtamları çalıyor. Eh, dolar olmuş 2 TL, kimin umurunda, Kriz kapıdaymış amannn önemli mi,? Bugünlerde hükümet şu sözcükleri duymak istemiyor. Suriye ile barış, Esad ile…

Akşam saatlerinde yorgunuz. İstanbul trafiği, Sıcak hava. Dolar rekor üstüne rekor kırıyor… Enerji Bakanı, zam yok doğalgaza, elektriğe dese de kendi bile inanmıyor. İşin bu sıcakta bile yazmaksa basıyorsunuz;  Bilgisayarın, TV’nin düğmesine. Şu günlerde, Yurtta savaş, dünyada savaş’ın mimarı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu  revaçta, Uç Allah uç, Almanya, öbür dünya, Arabistan, İnat etti, sıfır sorundan, sonsuza dek savaşa doğru gidiyor.…

Saddam lağım kapağının arasından çıkartılırken, Kaddafi arabanın içinde linç edilirken, Tunus, Libya, Yemen yanarken, Batılılar sesini çıkarmıyordu, Neden? Kendi diktatörlerini ilerde kullanmak için yarattıklarını biliyorlardı da ondan. Irak, İran’la tam on yıl savaştı. Silahı ABD verdi, O zaman kimyasal yoktu belki ama neticede ABD bugünleri o günlerden kurguladı. Arap baharı, Turuncu devrim, demokratikleşme, Mursi, Esad. Ne oluyor? Ortada kocaman bir…

Peki niçin? Tamam, Suriye’de bir vahşet var, insanlık ayıbı var, zulüm var. Eset ya da Esad bir diktatör de diyelim, Ya Batı, Çok mu demokrat… Kimyasal silah kullanmak suçtur, Amerika Suriye’de bir parça lokma bulacağını bilse durur mu? Ya biz, bize ne oluyor? Irak’ı ne çabuk unuttuk, Barış gelecekti hani, felaket oldu. Saddam idam edildi, Irak düzeldi mi,? Hayır! empeyalist…

Geldi, geliyor, gelecek derken baktık geldi. Memur, Amir, Kaymakam, Emniyet teyakkuzda Hazır kıta… Pankartlar o biçim. Önce Trabzon’daydı. Kulübü icraatlarıyla değil de, siyasi söylemleriyle yönetmeye çalışan başkan Hacıosmanoğlu’da arkasındaydı. Başbakan Trabzon’a, babaocağı Rize’ye gelirde konu çay, fındık olur mu? Elbette olmaz, Valiyi, bakanı ayağına çağırıp fırça atan sayın Başbakan Mısır, Suriye dururken, fındığı, çayı anlatıp ta ne yapsın. Zavallı Karadenizli,…