Dünyanın hiçbir hukuk düzeninde veyahut şöyle ifade edelim, dünyanın hukukla anılan devletlerinde bir kişi, kurum, cemiyet yada herhangi bir nesne, 3.5 yıl cezaevinde tutuklu kalamaz.
Hukuk dilinde tutuklu demek ne demek, cezası kesinleşmemiş yad a hakkındaki suç olgusu henüz olgunlaşmamış muhatabın, gözaltına alınması ve sorgusunun devam ettirilmesi olayıdır.
Elbette bu tanımlamamız bir hukukçu kimliği ile değil ancak bir yurttaş tanımıyla ortaya konan ifadelerdir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içerisinde yaklaşık beş seneden beri bir Ergenekon davası diye bilinen süreç yaşanıyor.
Bildiğimiz kadarıyla bu süreçte iddia mevcut hükümeti yıkmaya amaçlayan kimi cepheler yada kişiler ÖYM’ler tarafından yargılanıyorlar.
Hemen belirtmekte fayda var ki, hukuk devletinde suç işleyen meşru zemini illegal yapılanmalarla bozmak isteyen her kim olursa olsun elbette karşılığını almalı cezasını çekmelidir.
Fakat bu olgu adil, tarafsız ve kafa da şüphe uyandırmayacak şekliyle olursa ancak herkes tarafından kabul edilebilinir bir hukuk kararı olacaktır, tanımlanacaktır.
Buraya kadar anlattıklarımıza binaen Silivri cezaevinde milletin oylarıyla seçilmiş milletvekilleri hakkında maalesef 3.5 yıldır kuvvetli suç şüphesi, delilleri karartma ve kaçma ihtimali zannıyla mahkemece tutukluluklarının devamı kararı alındı.
Bu karar hukuk dilinde tabiricaizse yüreği kanattı, yaraladı.
Toplumun her kesiminden yavaş yavaş tepkiler yükselmeye başlıyor ya da başlamak üzere.
Hele bu verilen hukuk diline pek uymayan nedenlerin arkasına baktığımızda savcıların, hakimlerin ya da hukuk erbabının pek rahat olmadığını, gelecek okyanus ötesi işaretin alınan kararlarda önemli olduğunu ne yazık ki hukukun tarafsızlığını yitirdiğini, bir tarafın isteğini yerine getirirken bir tarafında tepkisini almaya devam ettiğini saöylersek kahinlik yapmış olmayız.
Ne ki, bir ülke başbakanının üzerlerinde suç unsuru henüz teşkil etmemişken sadece bir takım iddialarla zan altında sokulmaya çalışılan milletin oylarıyla seçilmiş vekillere dönük olaral; ‘Bazı isimlerin hükümete karşı ne yağmak istedikleri zaten belliydi’ türünden açıklamaları (Londra olimpiyat oyunlarına hareket öncesi bir özel Tv kanalına verdiği söyleşide kullandığı ifadeler) gerçekten izahatı güç ve maalesef toplumun vicdan derinliğinde hasar bırakmıştır ve gerçekten şaşırtıcıdır.
Ve gerçekten bir ülkeyi yönetmekle mükellef ve sıkıştığı zaman mahkemenin kararıdır diyebilecek kadar pişkinlik yapan hükümet sözcülerinin, yetkililerinin suç işareti de gerçekten çok acıdır.
Netice itibarıyla Silivri’de tutklu bulunan CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın, Zongulak Milletvekili Prof. Haberal’ın ve diğer MHP’li, BDP’li vekillerin neden mecliste olmadığı sorusunun cevabının artık, ‘adalet öldü’ yaşasın tutuklama olarak adlandırılması noktasında hiçbir sakınca görmediğimi de yüksek müsaadenizle izah etmek isterim.
Yorum Yapın