Cuma akşamı Mardin-Nusaybin, Şırnak yolu üzerinde bulunan tarihi İpek Yolu üzerinde mahsur kalan yolcuları, araçları gösteriyordu iktidara muhalif bir haber kanalı.
Bir haber kanalı da Başbakanın Şeb-i Aruz treninde söylediği ilahiyi.
İlahi söyleyen Başbakanın sesi, Şırnak’a Mardin’e ulaştı mı bilmiyoruz ama Azrail çoktan konvoyda yer alan vatandaşımıza ulaşmış bulunuyordu.
Yardım beklerken kalp krizinden öldü..
Sonra o haberler ara ki bulasın yandaş beyaz ekranlarda yer almadı aldıysa da şöyle bi geçiştirildi.
Sonra Sayın Başbakan kürsüye çıktı, dostluktan, kardeşlikten söz etti.
Bi şey dikkati mi çekti?
Artık sayın Başbakan da söylerken bile kendiside sıkılıyor gibiydi.
Nitekim Sinan Erdem’i dolduran kalabalıklar arasından ıslıklar alkışlar yükseldi.
Hayret Emniyet güçleri müdahalede bulunmadı
Bu birincisiydi.
İkincisi Yine Sayın Başbakan Antalya’da CHP’ye kaptırdığı belediyeyi almak için uğraş veriyordu.
Genel Başkan Yardımcısı Türel’i aday adayı yaptı.
Başbakanın Antalya’ya geliş haberi öyle bir verildi ki, maçlar bile iptal ettirildi.
Sağa bakmak yok, sola bakmak yok.
Eskiden padişah alayı geçerken halk sırtı döndürülür, belki kötü bir şey olur diye gösterilmezdi.
İktidarın demokrasisi bu işte,
Nusaybin’de kalp krizinden ölen vatandaş kış mevsimine yenik düşerken, ilahi Başbakanımız Antalya’da her şeyi yasaklattırıyordu.
İktidarın haksızlık, hukuksuzluk yada Anayasa göre suç diye bir derdi de yok tu zaten.
Dedik ya, iktidarın canı neye sıkılıyorsa o suç.
Bir şey daha ifade etmeden geçemeyeceğim.
Savcıların yaşanan çoğu tutuklamalara keyfi karar vererek nedenini açıklamıyor muş,
Davaların çoğundan sadece yüzde üçlük kısmı takipsizlik kararıyla düşüyormuş.
Bu da ayrı bir demokrasi.
Yani güneş gözlüğü bile Gezi Parkı iddianamesinde silah olarak kullanıyor ve tehlike saçıyorsa, demokrasinin en ince hususu da böylelikle açığa çıkmış oluyor.
Konuşturmayan iktidar, benim gibi düşünmeyen herkes suçlu gibi.
İktidar, hâkimi, savcısı, hukuk sistemi ancak kendi görüşleri ekseninde yürüyen ve nefes aldırmayan bir iktidar.
Sonra adına demokrasi diyoruz, özgürlüklerden söz ediyoruz
Bi şeyi unutuyoruz.
Adı, ‘İktidar demokrasisi oluyor’ nedense o ayrıntıyı bir türlü göremiyoruz.
Sen özgürüz diye aldatılırken, öbür taraftan batan güneşin altında yaşıyoruz.
Yorum Yapın