Suriyeli Çocuklar

Geçtiğimiz Cuma günü Kabataş’a doğru karşıya geçmek için yürüyordum.
Otobüsün hareket etmesine yaklaşık yarım saatten fazla bi zaman vardı.
Bu zamanı bir köşe yazarı olarak boş geçiremezdim, 
Hemen köşede duran bayiiden bir gazete alarak o yarım saat içinde ne olup bitmiş günü özetlemeliydim.
Gazetenin içerisinde ne var derseniz,
Ne yok ki,
Dünya, Türkiye istediğiniz kadar,
Ne istiyorsanız o..
O sırada yanıma bir çocuk yaklaştı,
Tahmini yaşı 7 ya da sekiz idi.
Saçlar başlar dağılmış, eller morarmış, üst baş perişan.
Adını sordum.
Halit dedi kırık Türkçesiyle..
Suriye’den gelmiş..
Okula gitmiyormusun diyerek yine bir soru daha sordum,
Gittiğini fakat yaşanan iç savaş nedeniyle okulun tarümar olduğunu söyledi, patlattılar diye ekledi.
Ben bir taraftan ne olup bittiğini anlamaya çalıştım bir taraftan da çocuğun o perişan haline baktım.
Para istiyordu…
Ne yapacaksın diye yine sordum,
Ümraniye’de bir parkta kaldıklarını battaniye alacağını ifade etti haliyle benim verebileceğim ancak bir ekmek parasıydı,
O kadar..
Çocuk bir iki kızgınlık alameti gösterse de parayı alarak yanımdan uzaklaştı.
Finükülere inen merdivenlerin korkuluklarından kayarak aşağıya doğru indi.
Suriye’de yaşanan iç savaşın görüntüsüydü o o fotoğraf.
Çocuğun ne suçu vardı?
Çocuk her yerde çocuktu..

Suriye’deki çocuklar 

Geçtiğimiz günlerde izlediğimiz o kare yürekleri dağladı
Karnı aç Suriyeli çocuk elinde kibrit kutusu kadar ekmeği yanındaki birkaç kişiyle paylaşmak istiyor,
Ağzına götürüyor yine hemen kardeşine arkadaşına vermeye çalışıyor,
Düşünün kibrit kutusu kadar ekmeği..
Bir İstanbul’dan bir de Tv’de gördüğüm o manzaradan etkilenerek yazdım bu yazıyı.
Vahşet, savaş, acımasızlık, açlık, susuzluk, çaresizlik ve çocuklar.
Vatanlarından uzak, vatanında tutsak İstanbul’da, Suriye’de yaşama tutunmaya çalıyor  Suriyeli çocuklar..

 

0 kişi beğendi

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir