Öncelikle Cuma günü Silivri Zindanından kurtulan Eski Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ paşaya geçmiş olsun diyerek başlayalım..
Söylediklerini satır satır dinledim.
Çok söze gerek yok,
Kim ne dediyse, ne anladıysa öyle konuştu.
Beşiktaş’ta daha evinin yolunu bulmadan katıldığı ‘Sessiz Çığlık’ eylemi anlamlıydı..
İçinde kin nefret düşüncesinin olmadığı ifade etmesi daha da anlamlıydı..
Zaten Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir büyük şahsiyetin ağzından başka bir sözcük dökülemezdi.
Ve Yasaklar..
Her devrin adamı diye nitelendirilen bir köşe yazarıyla etrafındaki iktidarın malum kalemşorları,
Başbakan Erdoğan’ı bir özel kanalda ağırladı..
Konu yasaklardı.
Vesayetten, yasaklardan söz ede ede diye diye iktidar olmuş hem de üç dönem iktidar koltuğunda oturan bir başbakan yasaklardan söz ediyordu.
AB ile bütünleşmekten, dünya ile entegreden, bilimden, çağdaşlıktan, Türkiye’yi 2023’e hazırlayacağını parti programına koyan bir partinin genel başkanı Facebook’u, Youtube’yi yasaklayabileceklerinden söz etti.
Doğrusu inanılmaz bir sözcüktü.
Zaten Türkiye sayın siyasinin söylemlerine alışmıştı ama doğrusu bu kadarını beklemiyordu.
İnternetten sonra bir yasakta sosyal medyanın içine sokulacaktı..
İşin aslı nedir,
Bana dokunan, zarar göreceğim, benim hoşuma gitmeyen, ben ne dersem doğrudur, halk bilmese de olur, çoğunluk halk, meclisteki 300 küsur vekilin elinin kaldırıp indirip evet dediği yasadır,
Yasalardır
İnternet neymiş,
Twıter neymiş,
Facebook neymiş…
Yasak
O iki sözcük Kalkar, kaldırılır,yasaklanır..
Başa bela..
Yorum Yapın