2002 yılında meclisin neredeyse yarısından fazlasını ele geçirdi.
Erdoğan bir umutla yola çıktı.
Kolay değildi, Marmara depremiyle sarsılan Türkiye, ekonomik krizin pençesine düşmüştü.
AK Parti artık rakipsizdi, tam 12 yıl bu ülkede hükümet görevini sürdürdü.
AK Parti iktidarının 12 yıllık dönemini anlatmaya gerek yok.
Tartışılır, günahıyla sevabıyla anlatılır, seven de olur sevmeyen de..
Bir gerçek var,
Artık yolun sonunun görünmeye başladığıdır.
Erdoğan’ın Ak Saray’ı AK Parti’nin prestijini sarsmıştır.
**
Erdoğan siyaseti öğrendi.
Öyle olmasa Küba, camii, Colomp polemiğini ortaya atmazdı.
Nasıl ki Demirel sonrası Çiller, Özal sonrası Yılmaz dikiş tutturamamışsa Ahmet Davutoğlu’nun da görüntüsü seçmene istediği havayı vermemektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ocak ayından itibaren Bakanlar Kuruluna başkanlık edeceği söylentileri de boşuna değildir.
Erdoğan halkın seçtiği cumhurunbaşkanı ya da cumhurun baş olarak rotayı tarafsızlıktan çıkartıp siyasi kimliğe doğru kırmaya başlamıştır.
Çünkü AKP büyük yolsuzluk ve açmaz içinde bir çöküşe doğru gitmektedir.
Abdulah Gül’ün Ankara kulislerinde kıpırdamaya başlaması tesadüfi değildir.
AKP’nin Gül’ü silme çabası da manidardır.
Bir gerçek daha var ki, Gül’ün kuracağı parti AKP’yi parçalayacaktır.
2015 seçimine ne kaldı?
AKP şimdi çözüm süreciyle işi götürüyor.
Alevi açılımını da ekledi
Oysa AK Saray’ın yarattığı travma hala sürmektedir.
Partinin ağır toplarından zaman zaman eleştirdiğim Arınç’ın çırpınışları da önemsenmelidir.
Toparlayacak olursak 20415’e girerken AKP’nin tablosu pek iç açıcı değildir.
Ha diyeceksiniz ki,
Alternatif kim?
Muhalefet hariç, herkes…
Yorum Yapın