Mavi gökyüzü altında dolanmak, özgürlük şarkılarını söylemek,
Galata’dan yürürken sıcak simiti ısırmak,
Eminönü’nde balık etmek kokusu,
Karşıda Gülhane Parkına bir selam çakmak,
Püfür püfür esen sabahın ilk ışıklarıyla birlikte ne kadar temiz olduğu tartışılır ama yine de İstanbul’u koklamak…
Trafiğine, keşmekeşliğine, her şeyine rağmen güzel.
Kaç milyon oldu sahi bu şehir?
Her renk, ırk, dil, din.
Hepsi var,
Güzellileri de barındırıyor,
Dilim varmıyor ama bazı hoş olmayan görüntüleri de.
İstanbul son dönemde beton blokların arasında şişti kaldı sanki.
Nefes almıyor,
Bazı bölgelere sıkıştırılmış yeşil dışında bir şey yok,
Trafik acayip insanı gıcık ediyor,
Bir yerden bir yere istediğiz zaman dilimi içerisinde gidemiyorsunuz.
Gözünüz her an tetikte.
Nasıl düzelir diye düşünmüyorum artık,
İstanbul’u galiba böyle kabullenmişiz,
Her şeyi kabul etmişiz
İstanbul’a gelmek isteyenlere de amam ha! diyelim
Zaten yeterince insan var!
İstanbul’u bir de onlara anlatmayalım.
Yorum Yapın