Bilmiyorum Kemal bey, CHP liderliğine soyunurken hiç bu kadar tereddütte kalacağını sanmışmıydı?
Yani yönü, tavrı, şekli, söylemi günden güne farklılaşan CHP’de bir türlü işi rayına oturtamıyor.
Adı üstünde Halk Partisi ama,
CHP, adeta Ulusalcılarla, liberal solcuların savaşına gün geçtikçe sahne oluyor.
Gürsel Tekin ayrı konuşuyor,
Emine Ülker Tarhan ayrı,
Sezgin Tanrıkulu ayrı,
Muharrem İnce ayrı,
Kılıçdaroğlu ayrı,
Tamam,
CHP özgürlükçü, parti içi özgürlükleri savunuyor da,
Bu kadarı da Afrika’nın vuvuzelasına benzemiyor mu?
Parti Kılıçdaroğlu ile rayına oturamadı dedik,
Nitekim Sarıgül iddiasını Genel Başkan Yardımcısı Tekin,
“CHP yakıtınız bittiğinde ikmal yapacağınız bir istasyon değildir. CHP ile pazarlık olmaz. CHP’de siyaset yapmak isteyen kişiler ön koşulla gelmez, gelemez. Partimizin kapısı herkese açıktır. Bu koşullar Sayın Sarıgül için de geçerlidir. Gelmek istiyorsa, buyursun gelsin…” dedi,
Neden söyledi,
Çünkü kendisinin de gönlü orada,
İyi de bu sözler basının, medyanın önünde mi söylenir,
Ya Muharrem bey taaa Amerikalardan neler söylüyor neler?
Hem de Amerika’dan…
Dünyanın en saf söylemleri bile bu kadar açık ve partisine zarar verecek nitelikte olmaz.
Ha diyeceksiniz ki,
AK Parti öyle değil,
Sadece Tayyip bey ne derse o olur,
O da doğru,
Milletvekilleri gözünün içine bakıyor
Şunu ifade etmek isterim,
CHP iktidar olacaksa parti içi disiplini mutlaka sağlamalı,
Parti içi meseleler dışarıda konuşulmamalı,
Hoş Kemal bey söylüyor da ne oluyor,
Devede kulak kalıyor
Nitekim yerel seçimde Sarıgül çare mi?
Mustafa bey de antlaşmamı imzalıyor yoksa sosyal demokrasinin yerel yönetimlere gelmesi için mi çabalıyor anlamış değilim,
Benim öngörüm CHP Genel Başkanlığı için Mustafa Sarıgül İstanbul’u iyi bir strateji için belirledi,
Genel Başkanla pazarlığı da bu yüzden,
Bu tabloda CHP’de çare Sarıgül mü?
Aziz Nesin’in deyimiyle,
‘Du, bakalim n’olcek’