Neredeyse yirmi günü geçti.
Madenci Tezcan’ın cesedine ulaşıldı.
Şehit olan 18 madenciden sadece bir tanesiydi.
Allah rahmet eylesin.
Ayşe Ninenin, ‘Oğlum yüzme bilmezdi’ sözleriyle yürekleri dağlayan Tezcan’ıydı.
Bir ana düşünün, bir baba düşünün uğruna canını vereceği evladını kara toprağa verdi.
Allah kimseye böyle acı nasip etmesin.
Cenaze töreninde şehit madenci Tezcan’ın babasının yırtılmış iki lastik ayakkabısı dikkat çekti.
Ayakkabı deyince aklıma kutular geldi.
Hani İstanbul Savcılığının suç delili saymadığı kutular.
Ayşe Nine, benim oğlum yüzme bilmezdi derken, ‘Doğru söyleyin gitti mi bizim oğlan’ sözünü hatırlatalım hemen.
Ayşe ninenin feyadı kadar
kadar önemliydi.
Acı yirmi gün sonra yüreğine vurdu.
Bir acı daha vardı ki,
Şehit madencinin babasının ayağındaki ayakkabılar içimiz burktu.
Ne ki bu olay olmasa kimse Ermenekli babanın o dramını bilmeyecekti.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘Bu ülkede hiçbir vatandaşın yatağa aç girmesini istemiyoruz’ sözü işte o görüntülere cuk oturdu.
Devlet nitekim imdada yetişti,
Böyyüklüğünü gösterdi.
Acılı babaya tam 10 TL’lik lastik ayakkabı gönderdi.
Saray’ın maliyetine eşitti.
Devlet vatandaşına sahip çıkarsa böyle çıkardı.
Tezcan nur içinde yatsın geri gelmeyecekti.
Ne ki, devlet vatandaş itibar,
Diyecek bir söz kalmadı..
Yorum Yapın