Genelde böyle oluyor.
Aralık, Ocak, Şubat…
Tv ekranını açıyorsunuz,
Gündemden sıkılmış ülke; kar kış diye feryat ediyor.
Canı sıkılan şak! soluğu AKOM’da alıyor..
Yarın fırtına geliyor,
Öbürgün sokağa çıkmayın,
Vapur iptal,
Trafik felç…
Vs. başlıyorlar saymaya…
Derken kara kış bitiyor,
Bahar geliyor.
Yağmurlar peşi sıra,
Aman ne zaman yaz mevsimini göreceğiz diye sızlanmalar başlıyor.
Vakitsiz gelen yağmur baştan aşağı sizi ıslıyor.
Kara kış geri mi döndü diye sızlanırken siz,
Bi de bakmışsınız!
Yaz tüm sıcaklığı ile geri dönmüş!
Gökyüzü masmavi.
İstanbul’da sıcak varken mesai çekilmiyor,
İnsan bir yerlere kaçmak istiyor.
Sosyal medya.
Kitle iletişim araçları bir kenarda dururken ihmal edilmiyor ne ki paylaşımlar devam ediyor.
Siz bu sıcakta aynı şeyleri yapmaktan usanıyorsunuz.
Sabah gazeteleri oku,
Akşama kadar gündemi takip et,
Mesai bitince eve gel,
Bir bardak çay
İstanbul’da saat 24.00
Sıcak sımsıcak hava devam ediyor.
Çekilmiyor…
Ne yapalım İstanbul’u böyle seviyoruz,
Sıcağı da, soğuğuda ayrı bir dert, ayrı bir zevk.
Yorum Yapın