Sanırsınız ki, bir müsabaka sonrası kaybetmiş ve hırsını hakemden çıkaran antrenör parlıyor,
Sanırsınız ki,
Askerden öte, üslubuyla bir ordu sorumluluğundaki en üst rütbeliden çok bir siyasetçiyi andırıyor.
Kameralar, mikrofonlar sayın Genelkurmay Başkanına doğrultulunca,
Patlıyor:
“Konuşmayacağım!”
“Görüyorsunuz işte, her şey ortada”
Kabullenmişliğin, olayın altında ezilmişliğin yada TSK’nin, gördüğüm en talihsiz açıklamasıydı o sözler.
Afyon’daki feci kazanın ardından Hindistan ve Pakistan açıklamasıyla havayı bir anda davula döndüren Orman ve Su İşleri Bakanının ardından Genelkurmay Başkanı da sert çıktı!
Oysa Genelkurmay Başkanı herkesin yüreğini (hani olmaz ama) bir nebze olsa ferahlatacak bir söylemi ortaya koyamazmıydı?
Örneğin, “Arkadaşlar, elbette bu vahim ve üzücü olaydan sonra millet olarak TSK olarak son derece üzüntülüyüz. Buradan yüreği yanan anne ve babalara sesleniyorum. Sadece sizler evlatlarınızı kaybetmediniz bizler de evlatlarımızı kaybettik. Sorumlular bulunup mutlaka cezalandırılacaktır ve olay tüm çıplaklığıyla aydınlatılacaktır” dese,
İyi olmazmıydı?
Çünkü olayı incelemek için gittiği Afyonkarahisar’da onlar, yüzler, aileler, eş, dost, millet bir cevap bekliyordu paşadan!
Paşa, hiddetinden soluğu orduevinde aldı…
Böyyük medyanın ve habercilerin demesine göre,
Başkomutan yardımcısı oldukça gergindi, belki de bu görüntüsüyle, üzerindeki sorumluluktan yada altında bulunan sorumluların yaptığı talihsiz hata yüzünden nasıl konuşacağını bilememezliğin verdiği havayla o anı atlatmak mı istedi?
Ve Paşa hızını alamadı gitti, Afyon Valisi Balkanlıoğlu’ndan hediyesini de aldı…
Belli ki devletin valisi,
Günün anısına!!!!
O hediyeleri, sayın Özel’e takdim etti.
Ve eklemeliydi vali;
Bu patlama aklınıza geldikçe, bizi daima hatırlayınız Paşam!!!
Paşa ise kararlıydı, döndü Ankara’sına…
“Konuşmayacağım, alıp gidiyorum hediyelerimi”
Yorum Yapın