Canım sıkıldığında;
O portreye bakarım,
Kimi kılıcı belinde,
Bir askeri üniforma,
Kimi halkının içinde dert dinliyor..
*
Bir bakıyorsunuz denizin içinde kulaç atıyor,
Kara tahtanın başında..
Masmavi gözleriyle üzülüyor belki,
Çok şeyler söylemek istediği belli oluyor halinden,
Ne ki vede ne yazık ki şu günlerde kimse görmek istemiyor.
Ben canım sıkıldığında hep o portreye bakarım..
*
Mutsuz olduğundan eminim,
Canımız sıkıldığından da,
Anıtkabir’e, ‘izindeyiz’ diye yığılıyoruz da,
Bıraktığı eser soruyormuyuz acaba nerede?
*
Unutuldu mu?
Sevilmiyor mu artık?
Yok canım, Türk Milleti unutur mu?
Söylene söylene o portreye sokulduğumda ben, sanki gözlerini kırpıyor!
‘- Öyle söyleme çocuk!’
*
Bir okul köşesi,
Bir sokak başı, bir devlet dairesi, bir üniversite, bir fabrika, işyeri..
Hergün onunla uyanıyor bu halk,
Umut veriyor yeni Türkiye’ye,
Sımsıkı sarılmak geliyor içimizden,
İnadına bir daha sallamak, sallamak geliyor herkes görsün diye portresini..
Uçsuz bucaksız kinin önünde..
*
Onun içindir ki,
Ben canım sıkıldıkça her zaman o portreye bakarım,
Sanki o da bana bakar,
Birlikte dertleşiriz,
Az sonra kahvesini isteyecek,
Geçecek masasının başına,
Yeni bir Türkiyeyi yeniden yazacak.
Bize, o portrelere şimdi daha sıkı sıkı sarılın diyecek..
Yorum Yapın