Bakın sayaca; cır cır dolanıyor.
Faturayı gününde ödemezsen şişine şişine gelen şirketin görevlileri şak! diye indiriveriyor şalteri…
*
Bu ayki maaş çocuğun ayakkabısı, paltosu, süt masrafına yetişecek.
Hanımın yıllardır istediği bulaşık makinesinin taksitinin bitmesine daha beş ay var.
Defter, kitap, kalem.
Haylaz çocuk iki gün önce aldığı uçlu kalemi kırıvermiş ortasından.
*
Bakkal Mehmet Efendi veresiye defteri kabardığı için haber göndermiş.
Bu ay ki et ihtiyacı tavuk suyundan,
Markete gidilmediği için köşede kalan bulgurun üzerine bi güzel ilave edilmiş anlayacağınız.
Ekmek şükür! şimdilik sofraya giriyor.
*
Mağazanın önünden geçerken içini çektiği lacivert takım için Ahmet bey, belki yılbaşında katsayı artarda diye geçiriverdi içinden..
Gelen doğalgaz faturasına bile henüz bakmadı.
Ayaklarının birden üşüdüğünü hissetti.
Bir pençe daha attırmalımıydı acaba?
*
Eve geldiğinde yorgundu,
Kravat bir yana, gömlek bir yana dağıldı.
Kafası karışıktı Ahmet beyin.
Hala tüplü televizyonun renk vermediği görüntüsüne elinin tersiyle bir tokat attı.
Görüntü gelmişti.
Haberleri dinliyordu.
Canım mercimek ne de güzel kokmuştu.
*
Kaşıklar yavaş yavaş sallanırken, masanın kırık ayağı sallandı bir an, eğilip düşen kaşığı aldığı sırada sarayın elektrik faturasına baktı Ahmet bey.
Yıllarca çalışsa değil sarayı kapısında asılı led lambayı bile alamazdı.
*
Şu günlerde Türkiye’de bir saray ve de harcanan parayla ilgili yapılan çeşitli yorumlar var.
Ve bu ülkede üç kuruşa muhtaç insan topluluğu,
AKP iktidarı kendi tayfasını zenginleştirdikçe Ahmet beyler çoğaldı…
Ki,
Daha da çoğalmaya devam edecek.
*
Zenginlik, saltanat, sarayların kapısından Türkiye’ye doğru acımasızlığını gösterdi.
Sarayın elektrik faturası halka kesildi.
Ahmet bey bir an düşündü…
İtibar dedikleri şey herhalde böyle bir şey olmamalıydı!
Yorum Yapın