Hava soğuk, rüzgar sanki 8 Nisan’ı bekliyor.
Tabelada bir can sıkan yazı;
‘Sil-ivri’
Dışarıda ucu bucağı görünmeyen kalabalık,
Vatanseverler…
İsyan var…
Haksızlığa, rezilliğe, adaletsizliğe…
Çünkü görüyorlar!
Allah var;
Türk Polisi iyi gaz sıkıyor,
Sol kroşesi ve yakın kalkan teması da çok iyi…
Yeşil sahalarda bile ender görülen barikata geriden gelen milyonlar tekme tokat savurma sa, diyeceğim ki;
‘Silivri Mahkemesi Başkanı asla gol yemez’
İktidarca dizayn edilmiş şerefli Türk Ordusunun tecrübeli Binbaşısı da dışarıdan aldığı güçle,
Salonda estirdiği terörü görmesek,
‘Haktan, hukuktan ve demokratik ülkedeki yargılamadan söz edeceğiz’
Hükümetin en çok konuşan ve kulak tırmalayan ismi bölücü örgüt lideri Apo’yu bile imana getiren Arınç bey,
Silivri’deki bu direnişten korkmuş olacak ki,
Suçu bir türlü ne Mecliste nede Yalova’da ne ki Türkiye’de susturamadığı Muharrem İnce’nin üstüne attı.
‘Elebaşı’
Neyin? Silivri’de yaşanan 8 Nisan protestosunun’
Demek ki Sayın Arınç, Silivri’deki görüntüyü;
Diyarbakır meydanında asılan paçavralardan daha tehlikeyi görüyor..
Ve korkuyor,
Biliyor ki;
Kamyon devrilmek üzere…
Gel gelelim,
Dışarıda bunlar olurken içeride neler oluyor?
Mahkeme Başkanı gardını almış,
4-4-2 mi dersiniz, 3-5-2 mi ya da komple savunma mı ya da hücum mu yapıyor?
Tüm tedbirleri almış,
Aldığı tedbirin sonucu kararı 11 Nisan’a bıraktı,
Aslında 11 Nisan değil 11 yıl geçse ne olacak,
Mahkeme Başkanı, Heyet, hukuk zaten çoktan kararı vermiş,
Balbay, Haberal, Perinçek, binlerce şerefli komutan hasta yatağında komaya sokulmuş gibi öylece bırakılmışlar.
Hukuk ölmüş, yargı ölmüş,
Adaletin fişini çekmeye hazırlanıyorlar.
Adı mı?
‘SİL-ivri!’
Yorum Yapın