Diyeceksiniz ki, demokrasiyle yönetiliyoruz.
Pöh!
Bakınız son on yılda ‘d’ si kalmış mı?
İşin aslı,
Bendensin, muhalifsin,
Karşıtsın, yandaşsın..
Eğer pozisyona göre konuşuyorsan mesele yok,
Ekran, sütun, dergi, kitap, koltuk, yol senin..
Eğer muhalefetsen,
Tazminat, bi tazminat daha yetmedi en ağır hakaretler..
Türkiye geçen yazı çok hareketli geçirdi.
İktidara karşı İstanbul sokakları hareketlendi,
Tencere tava çalındı
Taksim ayaklandı,
Ve hala iktidar bu travmayı atlatamadı..
Baktım gördüm ki toplumun aynası sanatçılar bile bu travmalardan nasibini almışlar.
Muhaliflerden Edip Akbayram başbakanın Dolmabahçe çağrısına katılmadığı için defterlerinin incelenmeye alındığını söyledi.
Müjdat Gezen, Ferhan Şensoy, Levent Kırca hedef halinde..
Neden çünkü iktidarın istediği gibi konuşmuyorlar.
E tabi,
Cemil İpekçi’nin reytinginden istediği verimi alamayan, Hülya Avşar’ın akilliğinden kar elde edemeyen, Orhan Gencebay’ı sonradan caydıran, Kurtlar Vadisinin idolü Necati Şaşmaz’ı kameralar karşısında doğru dürüst konuşturamayan iktidar şimdi muhalefet sanatçıları susturmanın yolunu arıyor.
Müjdat Gezen’e verilen rekor tazminat cezası bunun açık bir göstergesi değil mi?
Peki ne oluyoruz diye soruyor insan,
Bu gidişat nereye doğru?
Bu ülkede makinadan çıkmış gibi hep aynı kalıplı, ktidarın pozisyonuna uygun onun istediği gibi gayda çalmak zorunda mı?
Yok değilse o zaman nedir bu sabah akşam ‘sustur’ çabası…
Yorum Yapın